Bizim Dilimizden

Aşamılan:Akşamleyin
Abılası: Ablası.
Adı batasıca: Yörede bir ilençtir(beddua). Karşıdakinin ölmesini, yok olmasını isteme.
Adıbelli: İşe başlamışken, yapılan işi bitmeyecekse de bitirme, ya da ek işler ilave ederek onların yapılmasını da sağlamak için kullanılır.
Ağdırmak: Herhangi bir yere tırmanma. Yukarıya doğru tırmanmak.
Ağıl: Koyun ve keçilerin geceleyin barındıkları etrafı ağaç dalları ile çitlenmiş yer.
Ağmak: Yukarıya doğru tırmanma, yokuş(rampa) yukarı çıkmak.
Ağrığına: Barınma yerine, konaklama yerine.
Ağrık: Yörüklerin göçten önce bazı eşyalarını yaylaya veya konak yerlerine götürmeleri.
Akbacık: Beyaz görünümde olan. Bembeyaz, süt gibi, tertemiz.
Aklı kesmek: Karşıdakinin düşüncesine hak verme, inanma, karşıdakinin düşüncesinin ne olduğunu kavrama. önceden bilme, tahmin, öngörü.
Ala Bağlı: Devenin havudunu (palanın) bağla makta kullanılan ala kilim deseninde dokunmuş ip (kolan).
Ala bula: Karışık renkli, renklerin karışımından oluşmuş. Bazı yerleri beyaz, bazı yerleri değişik renklerde olan.
Ala bulaşık: Bir işin tam olarak tamamlanmamsı, yarım yapılması, sonuca erdirilmemsi. Yarım bırakma. Eksik veya tam olmayan.
Ala Çuval: Istarda yünden dokunmuş, desenli çuval.
Alabacak: Aralarda laf taşıyan, kovculuk eden, dedikodu yapan.
Alagel: Herhangi bir eşyayı gelirken alıp getirilmesini istemek.
Alağabak: Akdeniz’de, saksağana benzeyen, kuyruğu daha kısa, bahçelerde ve çam ağaçları arasında yaşayan iri kuş.
Alağabak uçurmak: Avanak avanak dolaşmak..
Alakoymak: Yolundan çevirmek, misafir etmek.
Alan(g): Boş arazi, ova, geniş düzlük.
Alan: Ova, düzlük, yer, tarla.
Aldırış Etmeme: Duymazdan gelme, vurdumduymaz davranma.
Aman Dileme: Af edilmesini, canının bağışlanılmasını isteme.
An(g)lamak: Toza belenme, hayvanların toprakta ayaklarını havaya getirip arkalarının üzerinde sağa-sola dönmeleri, yuvarlanmaları.
An: İki tarla arsını belirleme, ayırma, tarlaların birleşme, sınır noktası.
Andız: İğne yapraklı, çeşitli türleri bulunan yuvarlak tohumlu bir yayla ağacı.
Anıtlamak: Karşıdakini hedef alarak vuracakmış gibi yapma, yumruğunu sıkıp, gösterme.
Arayer: Bina arsındaki boşluk, giriş, hol, antre.
Arılıp Durulma: Temizlenme, çayın kışın bulanık akması, yazın da beyaz veya mavi olarak akması.
Aşşa: Ayşe.
Avıktırmak: Atmaca, şahin, doğan ve ya köpeğin av için alıştırılması, eğitilmesi, davranışların öğretilmesi.
Avuncak: Oyalanma, avunma aracı, teselli.
Ayaz: Hava sakin ve açık iken çıkan, kuru, dondurucu soğuk.
Aydaş: Zayıf, çelimsiz, kuru, sıska, kemikleri sayılan.
Ayıtlamak: Herhangi bir tahılın yabancı maddelerden ayrılması, diğer tohumlardan, yabancı maddelerden, taşlarından ayrılması.
Azar: Büyüklerin bağırıp çağırması, kötü söz söylemesi.
Azık Çıkısı: İçerisine yiyecek konulan bez, bohça.
Azık Torbası: İçerisine yiyecek konan yünden dokunmuş torba.

Ateş çavdırmak: Ateş yakmak
Anarya gitmek:Vasıtaların geri geri gitmesi
Arkaç: Düz olmayan yamaç yer
Ağırlık : Deve yükü
Anıtmak : Boş boş bakıp durmak
Asak ,Asaklamak: Topal, Topallamak
Ayen : Amanın
Aazım: Acıma ifade eden ünlem
Aazım tuh!: Ne yazık ki anlamında ünlem
Aç-çıplak: Çok fakir
Aletirik: El feneri
Alık: Çamaşır, elbise
Altaka: Alt yaka, alt taraf
Aniiçi: Deme ki, bundan dolayı, bu yüzden
Aporla:Hoparlör
Asbap: Düğünde alınan elbiseler, esvap
Ayeen: Samimi bir hitap şekli (demek ki… anlamında)

B

Babak: Kavgada hile ile karşıdakini alt etme, Aniden, habersiz ve hileli davranışta bulunma.
Bağırtlak: Köylerde yaşayan bir kuş cinsi(Alağabak). Beşiğin kenarına bağlanıp, çocuğun düşmesini önleyen bez.
Bahşiş: Karalar, Gerce, Güney Köyü Yörüklerinin ortak adı.
Baltabaş: Baş kısmının üzerinde balta ağzını andıran, üzerinde düzgün renklerde desenli tüyleri olan, eti yenebilen kuş.
Barikat: Siper, engelliyici, koruyucu yığıntılar.
Batırık: Düğürcük denilen ince bulgur ile hazırlanan yöresel yiyeceklerden birisi. (Site içinde bakınız: Yöre yemekleri.)
Bayır: Küçük yokuş.
Bazlama: Yufka ekmeğinin kalın olanı, bir iki günlük yemek için saçta pişirilip hazırlananı, günlük yapılıp tüketileni.
Belen: Küçük tepe.
Belinlenmek: Uykudan yeni uyanıldığında içinde bulunulan o şaşkınlık hali
Belermek: Gözlerini iri iri açmak. İrade dışında gözün iri bir şekilde açılması ve yüzün asılması. Öfke ve kin hali. Ölmüş bir hayvanın gözlerinin açık bir şekilde olması.
Belik: Uzun kız saçların gruplandırılarak örülmesi.
Bereket: Anında haberdar olma, hemen uyanma.
Beriyüz: Konuşmayı yapan kişiye göre evin kendinden tarafta olan odası. Bu tarafda olan.
Berkitmek: Hızla koşan veya kaçan hayvanın yön değiştirmesi için önüne çıkılması. Yön değiştirtme.
Bertilmek: Ayağın veya elin herhangi bir kaza sonucunda ters dönmesi, incinmesi, berelenmesi.
Bertmek: Birinsin elinin veya ayağının kendisi veya bir başkasınca incitilmesi, yara ve bere meydana getirme.
Beserek: Buhur ve boz develerin birleşmesinden meydana gelen tülü devenin erkeğine verilen isim.
Bekitmek:Vasıta üzerine yüklenen yükün düşmemesi için iple sarmak..
Bırakma: Küçükbaş veya büyük baş hayvanın yavruyu zamanından önce dünyaya getirmesi.
Billemek: Toplamak, biriktirmek, göl haline getirmek.
Bingeşme: erkeğin veya kadının sevdiğinin üzerine aşırı bir şekilde düşmesi, kıskançlık göstererek, huzursuz davranması yada kimseye aldırış etmeden bir birine aşırı yakın, aşk davranışları gösterilmesi.
Birinde: Bir zaman önce. Geçmiş zamanı anlatır. Bir gün. Yapılan veya yaşanmış bir olayı anlatırken karşıdakine geçmişten örnek vermek için söylenen söz. Hikâye etme öncesi başlangıç sözü.
Birlenmek: Bir araya toplanmak. Suyun toplanması. İnsanların kalabalık bir şekilde bir araya gelmeleri.
Biseğil: Birkaç kişinin olması ya da bir miktar.
Bişşek: Yayıkta ayranı döverek yağ elde etmekte kullanılan ucu 15-20 cm. daire biçiminde olan, delikli sopa.
Bitili: Yan yana, yapışık, birbirinden ayrılmayan, yapışmış.
Bizleme: yarayı kurcalama, dürtme veya iki kişiyi bir birinin aleyhine kışkırtmak için laf söylemek.
Boğma Rakı: Elde yapılmış rakı.
Boran: Kar fırtınası.
Bozulama: Devenin ötmesi, ses çıkarıp, bağırması.
Böcü: Çakal.
Börtme(Buğdayın suda haşlanmış hali)
Buba(a/u): Baba.
Bük: Büküntülü yol, dağ araları, vadiler.
Belemek : Sarmak
Bisi : Kedi
Bişi : Katmer, yağda kızartılmış hamur ekmek
Bocut : Su dökülen kap. Sürahi
Böğrek : Böbrek
Böysü : Örümcek
Bundankeri : Bundan sonra
Bağna: Yemlik
Banadura: Domates (Eski)
Bastırık yakmak. Tarladaki çalı çırpıyı toplayıp yakarak temizlemek
Bastırma: Salamura zeytin
Bezele: beze
Bi dınnak:.. Azıcık
Biddaa:… Bir daha
Bidecik:.. Bir tane
Bizziklemek:.. Sivri bir cisimle eşelemek
Bobbak:.. Çocuklar için tatlı meyveler
Boyunbaa:. Atkı
Böörek:… Böbrek
Bulamaç: Un çorbası
Buluk da bunsurayık Eline geçenleri az görmek, daha fazla istemek
Burooh:.. Çok şiddetli şaşırma ve yadırgama bildiren iğreti ünlem
Burunsalık: Büyükbaş hayvanları zapt etmek için burnuna geçirilen ip
Busalana: İki yıl önce
Buzalayıcı:. Gebe hayvan

C
Cakırdama: Neşe içinde karatavuk kuşlarının ötüşü.
Can Havli: Can acısı, ölüm anı.
Ciç: Keçiye yön vermek ve sürmek için söylenen söz.
Cin Darı: Patlatılabilen mısır cinsi.
Curculak: Terleyerek veya yağmurda tamamen ıslanmak.
Cümbüş: Müzik eşliğinde yapılan eğlence.
Celfin: Civcivin biraz büyüğü
Cep cep:. İçine ip, iğne, yüksük konan duvara asılı çok cepli askı
Cırcıvlak: Tamamen soyulmuş
Cırlavık:.. Ağustos böceği
Cıvlatmak:. Soymak
Civele: Küçük patatesler
Combalak gılmak… Takla atmak
Cavlak : Kel
Cice : Kızkardeş
Congalaz : Çocukları korkutmak için yaratılan hayalet
Coplak : Çukur
Cülük : Civciv
Cedileme : Köpeğin ürümesi

Ç

Çağıltı: Suyun sesi.
Çalkama:Ayran
Çardak: Tahta kulübe, üzeri kapalı balkon.
Çebiç: O yıl içinde doğmuş yaza erişmiş keçi yavrusu. Çelertmek:Öldürmek Çekme:Yakacak olarak kullanılır.
Çıkı: Arasına yiyecek veya herhangi bir eşyanın sarıldığı bez parçası.
Çınar: Pladan.
Çımgıştırmak: Etrafa sıçratmak.
Çıra:Odunları tutuşturmakta kullanılan yağlı ince kıyılmış çam parçası.
Çıtlık: Melengiç

Çimdirmek: Yıkandırmak, güzelce yıkamak.
Çokurdum: Bir arada dal, kuş sürüsünün aynı noktada toplanması.
Çomaç: Bazlama veya yufka ekmeğin arasına katık koyarak sarılıp yenilen dürüm.
Çomça: Kaşığın derin ve büyükçe olanı. Ağaçtan oyularak yapılanı, kepçe.

Çalma : Yazma
Çanak : Tabak
Çapalamak : Ağacın dibini kazma
Çedirig : Derme çatma çadır.
Çetik : Çekirge
Çevt : Pelit ağacının kabuklu meyvesi
Çığırmak : Bağırmak
Çıkla : Sadece
Çingil : Bakraç
Çomak : Kulaksız keçi
Çörtlem : Oluk, dam oluğu
Çulfalık : Dokuma tezgâhı
Çakıldak: Kurutulmuş fasulye, veya nohutun kabuğundaki hali
Çaldıvar:. Küçük duvar, Çalıdan yapılan duvar
Çalgıç: Evin etrafını süpürmek için çalıdan yapılan doğal süpürge
Çatı bağı: Belikleri bağlamada kullanılan ip
Çatma: Naylondan yapılan çardak
Çavkırık:. Olur olmaz her şeye bağırıp çağıran
Çekişmek: Ağız kavgası yapmak
Çelen:. Kaya, uç
Çıbartmak:. Şiddetli vurarak kabartmak
Çıbık:… İnce, uzun değnek
Çıkı:. Çıkın, bohça
Çıpıt: Eski bezlerden yapılan yolluk
Çıtırık: Çalılık, fundalık
Çiğin: Omuz
Çilbiz:. Küçük odun
Çilemek:. Hafifçe serpmek
Çileşmek: Hafifçe yağmur yağması, çiselemek
Çirp çirp: Sağımdan sonra oğlakların çağrılması
Çişten: Çok hareketli, şımarık, hafif
Çitil:. Küçük fide
Çofturmak: Dengesiz hareketler yapmak
Çomak:… Küçük kulaklı keçi, koyun
Çomça:… Kepçe
Çorak:. Tuz ve ufradan yapılan ve sulanan koyunların suyuna atılan karışım
Çovşurmak:… Doldurmak
Çönmek:. Bir yere geçici olarak çömelmek
Çödürmek:… Çiş yapmak
Çuvancak:. Salıncak
Çuvmak:. Salıncakta sallanmak

D

Dabança : Tabanca.
Darı: Mısır.
Davar: Keçi, teke, oğlak gibi küçükbaş hayvanlar.
Davşımak: Taşımak
Daylak: İki yaşını geçmiş, dört yaşını bitirmemiş deve.
Deşirme: Güz mevsiminde fıstığın yerden sökülüp, köklerindeki meyvelerinin toplanması.
Deve Bozulaması: Devenin ötmesi, ses çıkarıp, bağırması.
Deşirmek: toplamak
Dibek: Keşkeklik mısır ve buğdayı içinde dövmeye yarayan taştan oyulmuş çukur.
Dingili Kuşu: Başı takkeli kışı ılık yerlerde geçiren gri renkli bir kuş.
Diretme: İnat etme, karşı çıkma.
Divan: Tahta karyola.
Dokdur (d/t-o/u): Doktor.
Dorum: Bir yaşını bitirmiş, iki yaşını bitirmemiş deve.
Dölek yer: Düz yer
Döleğe çıkmak:Düze çıkmak
Dünürcü: Kız istemeye gidenlere verilen ad.
Düğürcük: Köftelik bulgur.
Dalamak : Isırmak
Dam : Ev
Davar : Keçi sürüsü
Deke : Erkek keçi
Döl : Erkek çocuk
Dumağı : Grip
Düden : Sulak yer
Daa naka: İşte orada
Daan: Tahin
Damızlık: Yoğurt mayası
Darı: Mısır
Datlı: Tatlı
Davarcık: Deriden yapılan ve içine ip vb konan küçük çuval
Dayfalmak: Halsiz kalmak
Dedik tutmak: Söyleneni yapmak
Denef: Çadır evlerde yüklük boşluğu
Deştivan: Hayvan Hapishanesi, Hayvanların geçici olarak tutulduğu yer
Deştivandan çıkık gibi yemek Çok iştahlı ve çok fazla yemek
Deviyecek sivilci aramak. Kavga için bahane aramak
Dık:. Ver, doldur
Dıkıla gelmek. Haber vermeden, çıka gelmek
Dırnakdeki çocuk.. Çok küçük, tecrübesiz çocuk
Diğdirmek:. Ayakta işemek
Dizlik:. İçten giyilen uzun kadın donu
Doğramaç:. Ayrana kuru yufka ekmek doğrayarak yapılan yiyecek
Domayıl:. Otomobil (Eski)
Dorum:… Erkek deve
Dökecek: Saplı maşraba
Döküntü: Mal, koyun keçi
Döl:. Oğul, hayırsız evlat
Döndürme: Kokoreç
Dulukmak:. Bir yere sabitlenmek
Dulunda:. Hemen yanında
Dutku: Olmamış, yeşil harnup
Düğülcük: İnce bulgur
Dünek: Ev
Düşlenmek:… Dadanmak
Düveş düveş:. İnek için çağırma

E
Edeceğin: Ne yapacaksın?
Ekenek: Kıraç topraklarda bölüm bölüm buğday, arpa tarlası.
Ekin: Buğday,arpa,çavdar, yulaf tarlası.
Emiştirme: Koyunlardan kuzuların , keçilerden oğlakların süt emmesi.
Emme: Amma.
Emmi: Amca
Epeyi: Uzunca bir zaman.
Evcik:Dip kısmı taşla yarım metre kadar yapılmış, üstü pür (ladinin yapraklı dalı) dalları ile kapatılmış tek odalı Yörük evi.
Evtiklenme: Oyalanma.
Edik : Çizme
Elçek : Eldiven
Ellik veya ennik : Sert cisimlerden yapılan ekin biçirken kullanılan parmak koruyucusu
Endere : O yer
Essah : Gerçek
Evlek : Yaplaşık 500 m2 lik arsa
Eyce : Çok
Eyeği : Kaburga Kemiği
Ezinecek : Sabun Bezi
Edik: Elde dikilen çizme
Eee de: Dinle
Eertmeç:. Kirman
Efilti: Korku, hafif rüzgar
Elle lem:. Allahu alem, herhalde
Endee: Oradaki, Elindeki
Enkiş bitmek………………..Dişlerin yamuk çıkması
Enkişmek: İsteksizce beklemek, yüzünü eğmek
Eriş:. Kilim dokunan iplerden dikey olanı
Ermenek: Bir tür lastik ayakkabı
Ertelik: Sahur
Evel lavı: Yaşanmış hikâyeler
Evelkiüün:. Önceki gün
Eyya ne var yaa…. Şaşkınlık ifadesi
Ezinecek: Sabun bezi

F
Feri: Ateşi, ışığı.
Fes: Eskiden başa giyilen yuvarlak kep, şapka.
Ficileme:Yerinde duramama, kıpır kıpır olma.
Fistan: Süslü elbise.
Fıştırmak:Fırlatıp atmak
Fıyyık : Islık
Findirek : Kıl ipten yapılan bir çeşit sapan
Fingirdemek : Gülmek
Firik : Kıvırcık, taze yeşil nohut
Farfarı: Elbiselerdeki fırfır
Felenk: Manilya
Felense:.. İnce kilim
Felesbit:.. Bisiklet
Felik: Duvar yapımında kullanılan küçük taş
Feri:. Akrep
Ferik: Genç tavuk
Fıştırmak: Fırlatmak
Findirik:.. Sapan
Firez devirmek Ekin biçtikten sonra tarlayı sürmek
Firzini sürmek. Namazda müezzinlik yapmak
Fistan:. Uzun bayan elbisesi
Fişkirmek: Bitkinin yaprak açması

G

Gararlama: Herhangi bir şeyin göz kararı ile miktarını ayarlama.
Galaklama : Bir yerden ayağı kayıp düĢe yazmak
Galan : Artık
Gaşşık : Kaşık
Gatıran : Cam türünden bir ağaç
Gayrı : Bundan böyle
Gamıtmak:Beklemek, durmak..
Garımıla Gızımıla: Karım ile, kızım ile.
Galan: Yani haniya dolayısı ili vb…manalarda kullanılır..
Gasevet: Sıkıntı basması, bunalma.
Gattılar : Kattılar.
Gavilleşme: Karşılıklı anlaşma, söz veme.
Gavurga: Kavrulmuş nohut, mısır, yer fıstığı, susam. Çerez.
Gayrak: Akdeniz Bölgesinde kazma ile kazılabilen doğa yapısı, taş cinsi.
Geçi: Keçi
Gerneşme: Ellerini arkaya atarak, tutukluktan kurtulma .
Gıraşma: Büyükbaş hayvanların boynuzları ile vuruşarak birbirleri ile kavga etmeleri.
Gıran gibi:Sayıca çokluğu ifade eder, çok manasına gelir.
Gıraç: Ağaç olmayan, yer, tarla..
Gelinaba : Amca karısı
GepirdeĢmek : Koşarak gürültü çıkarmak
Gıcırım : Heyecan
Gıfıltı : Heyecanlı heyecanlı dolaşmak
Gındırmak : Kapıyı, pencereyi, tencere kapağı vb. hafifce
Aralamak
Gırklık : Makas
Gızınma : Isınma
Gışlen, Gışlak : Kış mevsiminin geçirildiği yer, kışlak
Golan:Keçi kılından veya koyun yününden yapılmış kalın ip.
Goyak: İki dağın arasında kalan büyük çukur, vadi.
Gonak:Keçi ve koyunda görülen deri hastalığıdır.
Goca : Yaşlı erkek
Gocmar : Keltenkele türünden bir sürüngen
Göç Başı: Göçten sorumlu olan, göçün en önünden giden kişi.
Gök Garga: Mavi ile yeşil parlak tüyleri olan göçmen bir karga cinsi.
Göğümaviş : Baykuş
Gölük : At
Görpe : Koyun yavrusu, kuzu
Göynek : Atlet
Gurdamak:Karıştırmak
Güdül: İçine yağ konulan topraktan pişirilmiş, kap. Tahtadan da yapılır.
Güğüm: Yandan kulplu, boynu uzun su taşımakta kullanılan bakır veya alüminyum kap.
Güp: İçerisine su, pekmez, tahıl koymakta kullanılan pişiril-miş topraktan geniş karınlı, dibi ve ağız kısmı daralan saklama kabı.
Gütmek: Küçükbaş ve büyükbaş hayvanların sürüler halinde çayırlarda, dağlarda gezdirilip geri getirilmesi.Yörede söylenişi:Güde güde.
Güvey: Damat.
Güzlük Çifti: Baharda ekilip, ağustos sonunda kaldırılacak tahılların yaylada toprağa ekilmesi.
Gaba çuvalı:.. Elbise, çamaşır konan el dokuması nakışlı çuval
Gadef: Bardak
Galak:. Bükülerek su içmek için geçici olarak kullanılan adasoğanı yaprağı
Gancık:… kadın, dişi
Gapıt: Kalın palto
Gaplık: Kap kacak konulan terek
Gara yazım da gök göyneeem Çok fazla şaşkınlık ifadesi
Gara yazım:… Şaşkınlık ifadesi bildiren ünlem, kara yazım, kötü kaderim
Garaböcü: Domuz
Garnı lik lik etmek. Çok acıkmak
Gasavan:. Sohbet, derin sohbet
Gatık: Peynir
Gaveniz tenike Büyük teneke kutu
Gavırka:.. Kavrulmuş buğday
Gazmığını gazımak Tamamen bitirmek, kökünden yok etmek
Gazmık:.. Peynirin deriye yakın kısmı
Gelince:.. Amca ve dayı hanımı, yenge
Gelingız:. Nişanlı kız
Geraşşaa: Aşağı doğru
Geriüüz:.. Geri yüz, geri taraf
Get adam get:. Boş ver, değmez
Gıcırdım etmek Homurdanmak
Gıç:.. Ayak
Gıllanlamak:.. Ümitle bir şeyin etrafında dolanmak
Gıncırak:. Ağaçtan yapılan bir tür döner tahterevalli
Gındırmak: Aralamak
Gıpışta:… Kıpırda, çabuk ol
Gırçıl:. Çok sinsi insan
Gırçmak:. Ezmek
Gırgı: Küçük odun
Gırklık:… Koyun ve keçileri kırkmak için kullanılan büyük makas
Gısmık:… Cimri
Gıvlası gırk olmak. Bir şeyi beklerken çok sabırsızlanmak
Gıyamat gibi:. Tahmin edilenden büyük, çok büyük
Gıytık: Küçük ağaç parçası
Gicimik:.. Kaşıntı
Gicişmek: Kaşınmak
Gildirek:. Hayvanlara takılan küçük çan
Gilik: Çekirdek
Gine: Yine
Gocuk: Kaban
Golbağı:.. Bilezik
Gosalmak:. Böbürlenmek
Goyak: Büyükçe derin tarla arazisi
Goyu bulamaç Tereyağı, un ve balla yapılan bir tür tatlı
Gök geçi: Çok fazla su katılmış ayran
Gök görmedik. Görgüsüz
Geri okarı: Yukarı doğru
Göynek:.. Bezden yapılan uzun atlet
Gözleri belertmek… Korku ve şaşkınlıkla bakmak
Gözü booça:.. Bir tür küçük kertenkele
Gulun: At yavrusu, tay
Gunnamak: Yumurtlamak
Guplu: Çok büyük kazan
Guraksıyık: Ayrı kalmış, çok özlemiş
Guzgun:.. Kartal
Guzluk:… Kuzu katılan ağıl
Guzu bakırı:… Küçük kulpsuz kazan
Gücük: Gömlek
Güççücük:. Çok küçük
Güççük:.. Küçük

H

Harlandırma: Ateşi yakıcı hale getirme, kuvvetlendirme.
Hatıl: Ağırlığı yatay olarak dağıtmak ve duvarların düşey doğrultudaki çatlamalarını önlemek amaçlı kullanılan ahşap, tuğla veya beton bağlama ögesi
Heleş: Kurutulmuş İncirin pekmez veya şeker ile kaynatılarak yapılan tatlısı, reçel.
Helke: Kulplu bakır kova.
Herkiş : Herkes
Heybe: Hayvanların üzerine atılan ortası birbirine dokuma ile bağlı, iki gözlü torba.
Horanta: Aynı evde yaşayan aile fertleri, ev halkı. Aile.
Haçan:Ne çabuk manasına gelir..
Heral:Herhalde
Hırlı : Namuslu
Hirtibiği kesilmek,tükenmek : Nefes nefese kalmak
Hindi : Şimdi
Hora, Horda : Ora, orda…
Haba: Kalın kadın yeleği
Hakdeylem öyle hii Allah’ım görsün anlamında bir beddua eki.
Halaza:… Dikmeden, bakılmadan kendiliğinden çıkan ve yetişen bitki
Halvalı külük: Helvalı fırın ekmeği
Hampalamak: Kucaklayıp hırpalamak
Hangırda: Nerde?
Haraç:. Harnup, Keçiboynuzu
Haranı: Orta büyüklükte kazan
Harar:. Büyük kıl çuval
Harlamak: Kalın sesle bağırmak
Hasbı:. Gerçekten
Hatekin:.. Kolay kolay
Havıt: Hamut
Havlı: Su kenarında bostan yetiştirilen küçük tarlalar
Hay gızım biceez… Hayretle bir olayı anlatırken kullanılan ünlem ifadesi
Hayrı gelesice. Bir tür yergi ifadesi
Hayvan:.. At
Herif: Koca
Heye: Evet
Hırpo:. Eski, püskü giyinen
Hoo: O
Horç: Peynir suyundan yapılan katık
Horkuş:… Yaşlı, dağınık, şişman kadın
Hoyurt hoyurt etmek Can sıkısı ile homurdanmak
Höserlemek:.. Örselemek
Hullarda:. Buralarda
Huncaaz: Bu kadarcık

I

Ihtırmak: Devenin dizleri üzerine yere çöktürülmesi.
Irbık (irbik): Abdest almak ve su ısıtmak için kullanılan kulplu, emzikli bakır kap.

Ismarıç: Bir şey söyleme. Tembih.
Istar : Dokuma Tezgahı
Iıcık: Azıcık
Ilıntı: Çorba, sulu yemek
Ilmık: Yeni çıkan ekin
Iraat halına durmak Rahat, uslu durmak, haylazlık yapmamak

İ

İnfaz: Yargı kararını yerine getirme.Erteleme.
İnneştirme: Ateşi tutuşturma.
İntifa Hakkı: Kullanım hakkı.
İradyo: Radyo.
İsteyici: Kız istemeye gelenler. Düğürcü.
İhinaka : İşte şurada
İlan : Yılan
İşlik : Gömlek, iç giysisi
İhi hurda: İşte burada
İlaana:. Lahana
İleençe:… Küçük leğen
İlenme:… Beddua
İliman: Limon
İradiya:… Radyo
İşiniz olsun:… Merhabalar (İçeri girerken)
İtiburnu:.. Kuşburnu

K

Kak: Meyvelerin (elma, erik ) dilimlenip, kesilerek kurutulması.
Kakdırmak: İttirmek iteklemek
Kara Çul: Siyah kıldan ıstarda dokunmuş yer sergisi.
Karamuk: Küçük mor meyvesi olan, dikenli bir çalı cinsi.(Yaylalarda)
Karartı: Belli belirsiz görünme, tam seçememe.
Kargı: Kamış.
Katar: Kervan. Develerin peş peşe bağlanması.
Kaş:Sırt, tepe
Katran: Sedir. İğne yapraklı bir yayla ağacı.
Kavilleşme: Sözleşme, söz birliği yapma.Kavurga: Çerez.
Keben: Geçit yeri, köprü.
Keçe: Yün ve keçi kılının ham olarak dövülmeden elde edilen kaba kumaş, yer sergisi.
Kepertmek: Buğdayı ve mısırı dibekte döverek kabuğundan ayırmak.
Kestirme: Uyuklama, uykuda kısa an, kısa yol olarak da kullanılır. Kısa
Keş: Çökelek.
Keşkek: Dövülmüş mısır ve buğdaydan yapılan düğün yemeği.
Kılcar: Yün ve kıldan dövülerek yapılan kaba kumaştan yapılan pantolon, ceket.
Kır: Yaşlılıkla birlikte saçın ve sakalın beyazla siyah arasında renk alması.
Kışlak: Yörüklerin kışı geçirdikleri yer.
Kile: Bölgede 12 kutu tahıla bir kile denmektedir.
Koçmar: Akdeniz bölgesinde yaşayan siyah renkli, küçük, timsaha benzeyen, kertenkele cinsi, sürüngen.
Kolan: Hayvanların eğerini, palanını tutturmak için yapılmış, desenli, yassı yünden veya kıldan ip. Çocuğu hop etmede (sırta yüklenmede) bağlamak için kullanılır.
Kolastar: İki ucu saplı ağaç biçmekte kullanılan geniş ağızlı, bıçkı, testere.
Konalga: Yörüklerin göçerken konakladıkları yer.
Köşek ve Dorum: Deve yavruları.
Köşşek: Bir yaşından küçük deve yavrusu.
Kötek: Dayak.
Keven:Yaylalarda bulunur.Dikenli üzerinde bol bol nohut veya buğday ütülür.
Kel : Küçük
Kelete : Baran, Bir parça arazi, Küçük çukur
Kestel : Kıldan yapılan ince ip
Keş : Yağsız Peynir
Kevgi : Su kabağından su kabı
Key : Sınır, Tam kenar
Kirtmek : İlmik atmak
Kortuk : Tırmık
Könte : Bıçak
Kösülmek : Bir yere boylu boyuna uzanmak
Küpül : Dokuma savan
Kürü, Kırı : Sıpa
L
Larpada Harpada : Birdenbire
Ladin: Köknar. İğne yapraklı bir yayla ağacı.
Lâl: Tat, konuşamayan.
Lök Ötüşü: Altı yaşındaki devenin ses çıkarıp, bağırması.
Lök: Altı yaşındaki deveye verilen ad.
Kapse: Büyük ve iptidai, ağaçtan yapılmış bahçe kapısı
Kepçe: Lastikten, iki ucu saplı taş taşıma aracı
Kertmek:. Bıçakla bir yere işaret koymak
Keşik:. Karşılıklı ve nöbetleşe yapılan iş
Kevki:. Su kabağından yapılan su kabı
Kirtik:. Küçük sabun parçası
Kök kütmük:. Ağaç kökünden elde edilen küçük odun parçaları
Körpe: yeni doğmuş oğlak
Körüsten: İn, mağara
Kösülmek:. Uzanmak
Köşek: Küçük deve yavrusu
Küçü küçü: Eşek için çağırma
Külük: Közde yapılan ekmek
Küncü: Susam
Köntülü:. Büyük kör bıçak
Küpül: Bez
Kürü: Yeni doğmuş sıpa

M

Mah Yüzlü: Aydınlık, güzel yüzlü.
Mancınık: Kale köprüsünü indirip kaldırmaya yarayan makara sistemi.
Maruf: Anılan, belirtilen.
Maşraba: Sürahi.
Maya: Tülü devenin dişisinin ismi.
Medrese: Dini okul. İçerisinde ilkokuldan üniversite kadar bölüm bulunan yatılı okul.
Melengiç: Çıtlık. Maki bitki topluluğundan kısa bodur ağaçlardan biri. tohumlarından melengiç yağı çıkarılır ve kavrulup çekilen tohumlar kahveye katıldığında çok güzel tat verir.
Melül Melül: Üzgün, garip, boynu bükük.
Menkıbe: Ders de çıkarılan olağan üstü olaylarında içinde geçtiği hikâyeler.
Meymenetsiz: Uğursuz, bereketsiz, yüzü şerli olan.
Millet-i Sadıka: Sadık millet (Ermeniler için kullanılırdı).
Molla: Medrese öğrencisi.
Muar: Kaynak suyu. Pınar.
Muarlar Goyağı(g/k): Anamur’a içme suyu sağlanan pınarın çıktığı çukur, vadi.
Muhkem: Yerleşik, oturan.
Murt: Mersin.Küçük yapraklı siyah veya beyaz meyve veren bitki.
Muşurup: Doğal olarak çıkan yer altı suyu.
Mürit: Ermiş kişiye yada tarikata ölümüne, candan bağlanmış kişiler.
Mayhoş : Ekşi
Mertek : Eski evlerin üstündeki silindir biçimindeki ağaç
Mıcırcık : Sulu çamur
Miltan : Gömlek
Malama ineği: Kaygısız, aldırmaz, şişman kadın için kullanılan söz
Mantız..:. Topraktan yapılan mangal
Matta galmak: Zor ve müşkül durumda kalmak
Mayda:… Allah tarafından aç kurtlara gönderildiğine inanılan beze
Mecrefe:. Çapa
Meh: Al
Mehesiz:. Lüzumsuz, boşboğaz
Melan: Merhem
Melçeme: Beceriksiz
Meştele:.. Çitil / fide yetiştirilen küçük sera
Meymanatsız: Haylaz
Mıntı: Sapsız bıçak
Min min:. Köğek için çağırma
Mintan:… Erkek gömleği
Mitil: Eski, nevresimsiz yorgan
Mitili çıkmak: Çok eskimek
Motur:. Traktör
Muğran:.. Tereyağı ve mumdan yapılan bir tür merhem
Murt: Mersin

N
Necisin?: Kimsin?
Nene: Nine.
Nidek: Ne yapalım manasında..
Ney : Efendim
Nattan : Ne yapıyorsun
Naadar:… Ne kadar?
Naal: Nasıl
Naalsınız: Nasılsınız?
Naylon:… Traktör römorku
Neci: Ne?
Neytan, Neytarsınız Ne yaparsınız, Nasılsınız?
Nöörün:.. Ne yapıyorsun?

O
Oba : Yabancı
Oba: Konak yerinde konaklayan aile veya halk.
Ocaklık: Evin köşesinde içinde yemek pişirilen, ekmek yapılan ateş yanan, müherili (bacalı) ocak yeri.
Od: Ateş.
Oğlak: Keçi yavrusu.
Otantik: Hiç bozulmadan.
Oturuşan: Beraber, birlikte oturanlar.
Ossahat : O anda, a saat, hemen
Oşayıcı : Abartılı hareket eden
Oba:Yabancı, el âlem
Ocaatma: Pirzola
Ofutmak: Havalı bir şekilde kızıp gitmek
Okuntu: Davetiye
Ondan keri: Ondan sonra
Oocalamak:Ovuşturmak
Ossaat: O an, hemen, o saat
Oturak:Küçük iskemle
Ö
Öncek: Çiğ iplikle ipekten dokunmuş kumaştan etek.
Örütme: Koyunların gece yayılıma çıkarılması.
Öş kararmak:Havanın kararması.
Ölgülü : Cenaze evi
Örtme : Üstü kapalı, önü ve yanları açık, evin giriĢi,
Öte : İleri
Öteberi : Eşya
Ötleski : Ucu ateşli odun
Öveç : Damızlık
Öcük: Çocukları korkutmak için söylenen hayali yaratık
Ödlensi:.. Meşale
Ödüm sıttı:. Çok korktum
Öğcel:. Un ve yeşil sebzeden yapılan bir tür çorba
Öğmeç:… Tereyağı, peynir ve yufka doğranarak yapılan yiyecek
Ölçermek: Ateşe odun atmak, ateşi çoğaltmak,
Öleere: Adam akıllı, iyiden iyiye
Öndüün:. Önceki gün
Önee: Çok inat, vicdansız
Örme:. Kestelden örülen yuvarlak ip
Öteberi almak. Alışveriş yapmak
Ötüüz: Öteki yüz
Özee geçmek: Çok acıkmak
P
Pavkırma: Çakalların uluması.
Pelit: Mese.
Pırttı: Elinden kurtuldu, kaçıverdi.
Piynar: Akdeniz bölgesinin maki topluluğu içinde yer alan meşeye benzeyen, bodur ağaçlardan biri.
Pladan: Çınar.
Pür: Sedir, göknar ağaçlarının ağaçtan yeni kesilen dalları.
Poskurmak:Püskürmek.
Pılı pırtı: Malzeme, yük ne varsa. Genellikle evde bulunan eşyalar için kullanılır.
Palan : Semer
Palaz : 1. Keklik yavrusu 2. Kıldan kalın örgü çadır
Peşgir : Havlu
Paçaara: Kara bakırın dışını temizlemede kullanılan bez
Palandız: Palan dikmede kullanılan çuvaldız
Pate yaanısı:Patates yahnisi
Pataz: İki el dolusu
Patazlamak:Yufka ekmeği pilavın üzerine kapatarak alıp yemek
Pavil: Favori
Peşkir:Havlu
Pontul: Pantolon
R
Rakkase: Dans yapan, dansöz.
Rutubet: Nem.
S
Sadır : Hayvan gübresi
Sabalan:Sabahleyin
Söykenmek: Dayanmak.. Sakırdaşmak: Sohbet etmek Savran:Deve kafilesinin reisine denir. Seyil: Deniz seviyesi, kışlak.
Salma: Vergiyi belirleme, ilan etme.
Sayvant: İki katlı altı ahır, üst katı ev, iki katlı katlar arası tahta ile bölünmüş ve çatısı ise; tahtalarla ve ardıç kabukları ile kapatılmış yayla evi.
Seğitmek:Koşmak
Seğirdeşme: Koşuşturma.
Seneyi Devriye: Bir yıl sonra
Senit: Ekmek yapmak için kullanılan ayaklı düz tahta.
Sığır: Büyükbaş hayvanlardan öküz, inek, manda cinsi.
Sıkılık: İşin üst üste gelmesi, yoğunluk.
Sındı : Makas
Sığır Kuyruğu:Yaylalarda odun yerine yakacak olarak kullanılır.
Sini: Büyük bakır tepsi.
Sinmek: Saklanma.
Solgu: Dibekde mısır ve buğday kepertmeye yarayan ağaçtan yapılan büyük çekiç.
Somat: Istarda dokunmuş yünden veya kıldan sofra bezi.
Su Kabağı: İçerisine su doldurulabilen bir kabak cinsi.
Susama Dönme: Susam gibi incelmek, incecik kalmak, narinlik (Kız beli).
Süsmek: Boynuzu ile vurma. Soyka : Kötü, bed
Söven : Avlu kenarına dikilen kazık
Sulundurmak : Asmak
Sitil: Bakır helkenin karnı biraz daraltılmış küçük olanı.
Sundurma:Geçici kullanılan, naylon ve üzerine atılan otlarla yapılan yazlık ev..
Say:. toprağın üzerinde bir kısmı görülen geniş ve düz kaya parçası
Saan: Tabak
Salan: Nadasa bırakılan yer
Sedir: Oturulan divan
Seyis: iğdiş edilmiş teke
Sımıtmak: Hafifçe gülümsemek
Sivişmek: Düğümün iyice çözülemez hale gelmesi
Soğuklama: Çamaşırı durulama
Solgu:. Dibekte buğday dövmede kullanılan araç
Söykenmek: Kolunu büküp yaslanmak
Sudeecek: Suda giyecek, kadın iş gömleği
Suya dökünmek. Banyo yapmak, duş almak
Sündürme:. Taze peyniri eriterek elde edilen yiyecek
Süppeli, gır süppeli Fena, çok fena insan

Ş
Şaklamak:Patatesi bölmek Şavk: Aydınlık
Şepit ekmek: Yufka ekmek
Şişerkeler: Bukalemun.
Şipitik : Terlik
Şişek : Bir yaşında dişi koyun
Şarmıta: Çok şımarık kız
Şirnemek: Şımararak konuşmak
Şörtlen: Damın oluğu

T

Tahtacı Güzeli: Tüylerinde bir çok renk bulunan, sarı ve kırmızı renklerin ağırlıkta olduğu kanarya cinsinden bir kuş.
Tahra : Kesici alet. Odun veya çalı kesmede kullanılır.
Takat: Güç, hal, derman, bir şeyi yapabilme, başarabilme gücü.
Tavı: Nemi.
Taydaş: Aynı yaşta olanlar.
Tekne: Küçük havuz.
Telis Çuval: Fabrikalarda naylon ipten yapılan delikli çuval.
Tenha: Gözlerden ırak,ıssız, kimsenin olmadığı yer.
Tenef:Etrafı(Evin Tenefi:Evin etrafı)
Terek: Üst üste tahta veya demir raf .
Terki: Eyerin arka bölümü.
Tez: Çabuk
Tığ Gibi: Kusursuz, ince, uzun, aynı düzgünlükte olma.
Tıngırtı: Davarların boynundaki çanların sallanınca ses çıkarması.
Tınsırmak : Hapşırmak
Tiremek : Ayakta tutmaya çalışmak
Tirkemek : Birşeyi art arda veya üst üste sıralamak
Tomşurmak : Küsmek surat asmak
Tokuc: Bölgede çamaşır yıkarken kullanılan saplı ucu enli ağaç.
Toprak Dam: Genelde köylerde iki, üç veya dört odalı evlerin çatı (üst) kısmının toprak ile kapatılmış olanı.
Tozutma: Toz çıkarma.
Tuluk: İçerisine sıvı maddeler konulabilen tabağlanmış, işlenmiş, torba şeklinde küçükbaş hayvan derisi
Töstü toprağı:Köstebek evi
Tüngümek: Sıçramak
Tumarsak : Bir şeyi lazım olur düşüncesiyle saklayan kişi
Tumulmak : Suya dalmak
Tahıl: Keşkek, dövme
Takkal: Horozun ibiği
Talfar: Naylondan yapılan basit kamelya
Tanı biiceez tanı Dikkatini çekerim
Tapı: Mısır unundan yapılan bazlama
Tapır: Engebeli
Tec: Çok büyük leğen
Tedaa naka: İşte orada
Tedaa:İşte orada
Telis: Küçük çuval
Tellik:Örme başlık, tokalı fes
Terevi: Teravih
Tevah: Tuhaf
Teynal: Defne
Tezgâh: Limon kesme, paketleme organizasyonu
Tıkır: Lastikten çocuk sandaleti
Tım tırkış: Karnı tam doymuş kuzu veya oğlak
Tıngır:. Kavurka yapmak için yapılan teneke alet
Tilbi: Yiyecek beğenmeyen
Tinkmek: Zıplamak
Toka çan: Büyük çan
Tokmakan: Semizotu
Tokuç: Çamaşır yıkamada kullanılan ağaçtan alet
Tomşarmak: Yüzünü asmak
Toplangıç: Tereyağı yapımında kullanılan bakırın altına konan yastık
Tosgaba:Kamplumbağa
Tös:Ense
Tuluk:Su taşımada ve saklamada kullanılan deri

U

Uynaşma: Pazarlık sonucu fiyatta anlaşma.
Uşak : Çocuk

Ü

Ülen: Yörede ulanın karşılığı olan bir hitap şekli.
Üşenme: Tembellik, atalet, iş yapmak istememe.
Üvendire: Çiftçinin elinde hayvanları çevirmede kullanılan uzun sopa.
Ufra: Kepekli un
Utaşmak: Yetişmek
Uuyh:Şaşkınlık bildiren ünlem sözü
Üğmek:Yığmak
Ürtmek:Sakızlık ağacının yeni filizlenen dalları
Üsiyet: Anlaşmak, iyi geçinmek
Üslük:Kadın gömleği
Ütme: Yeşil buğday başağından yapılan çerez

V

Varyant: Aynı sözün, şiirin, halk oyununun, türkünün değişik figür ve sözlerle ifade edilmesi.
Vera: Durmadan, sürekli

Y
Yalpız: Ekinin boy almamış kısa boylu hali..
Yar: Uçurum
Yakım: Dağa, taşa, ağaca, hayvanlara, üzüntüye, kedere, sevince, neşeye ağıtlar, şiirler söz, türkü söyleme.söyleme.
Yastı: İncelmek, kağıt gibi olmak, ensiz.
Yayıltma: Davaları karnını doyurması için dağda, alanlarda gezdirilmesi.
Yaylak: Yörüklerin yazı geçirdikleri yer. Yalık yalınmak:Tülbent örtünmek
Yegâne: Kimsesiz, kendisi, biricik, tek.
Yeğniltme: Hafifletme, yorulanı dinlendirme.
Yel Değmemiş: Yellenilmemiş, gaz kaçırılmamış.
Yelek: Gömlek.
Yellemek: Rüzgara tutarak kabuğu ile tanesini birbirinden ayırma.
Yemiş: İncir.
Yağlık: Havlu
Yal yaası: Yediğinin karşılığını kazanmayan, tembel
Yal:.. Köpek yemeği
Yannık:… Ayran Tuluğu
Yargın: Sırt
Yargınından yarılmak:Çok yorulup sırt ağrısı çekmek veya çok merak etmek, meraktan çatlamak
Yarma: Kırılmış buğday ve ayrandan yapılan çorba
Yazmış: Genç dişi keçi
Yemeni: Lastik kadın ayakkabısı
Yeyni:Hafif
Yonga: Ağaçtan yontulan parçalar
Yongusa: Yoksa
Yooo: Hayır
Yorak: Kuş lastiği için kullanılan küçük kösele
Yoyulmak: Bozulmak
Yön deeel:Düzgün ve güvenilir değil
Yönneştirmek. Düzeltmek
Yönokarı: Sırtüstü
Yunaklık: Toplu çamaşır yıkanan yer
Yuvata: İşe yaramaz, kötü insan
Yükdüp: Evde çuvalların konduğu taraf
Yülemek: Bilemek, keskinleştirmek,
Yüz yastığı: Yastığın üzerine konan çok ince yastık
Yüzünguyu: Yüzükoyun

Yivlemek:Demire veya benzeri metalleri monte etmek için uclarını işlemek..

Yumcalamak: Elleri, avuçları ile sıkmak, buruşturmak.
Yüklük: Ambar, yatak, yorgan, yastık dolabı.
Yüleme: Demircilerin kazma, saban demiri, satır, tahra, keser, bıçak gibi araçları ısıtıp sivri ve parlak, keskin hale getirmesi.
Yuka : İnce
Yukarıyüz : Yukarı
Yumak : Yıkama

Z

Zavak:Yörede bahçe ve sebze sulama esnasında suyun akış yönünün değiştirileceği yer.
Zavrak: Pencere ismi.
Zülüf: Saç.
Zenek : Aksi, Salak
Zıpıtmak : İyice doldurmak, iyice dövmek
Barana:Bir parça arazi
Zaar: Zahir, herhalde, tahminen
Zalt: Salt, genellikle, sık sık
Zığlım: Sağnak yağmur
Zıvkırtmak: Akıtmak, fışkırtmak
Zıymak: Kaymak
Zıypancak: Üzerinde kayılan taş
Zıypıtmak:Kaydırmak
Zirzop: Faydasız, haylaz genç
Zomp: Balyoz